FOSTER Projesi İstihdam Taahhütlü KOBİ Destek Programı sayesinde, mevcut iki vatandaşımızın işini koruyup iki geçici koruma altındaki yabancıyı da istihdam eden Gaziantep merkezli Baran Tur, çevreye duyarlı iş uygulamalarıyla dikkat çekiyor. İklim krizi ve kaynak kıtlığı gibi küresel sorunlara karşı aktif bir tutum sergileyen firma, çevresel ve sosyal sorumluluklarını yerine getirme konusundaki kararlılığıyla ön plana çıkıyor. FOSTER ekibi olarak biz de firma ile bu konuda bir görüşme yaparak, bu süreçleri nasıl yönettiklerini sorduk. Firmada Kalite Güvence Uzmanı olarak çalışan Zeynep Aydaş, sorularımızı yanıtladı.
Karbon ayak izi ile nasıl tanıştınız?
Karbon ayak iziyle Yeşil Mutabakat sürecinde tanıştık. Daha doğrusu 2016’da Ülkemizin sürdürülebilirlik hedefleri açıklandıktan sonra karbon ayak izinden haberdar olduk ve Ticaret Odası’nın verdiği bir eğitimle karbon ayak izinin ne kadar önemli olduğunu öğrendik. Daha sonra, neden biz de bu farkındalığı oluşturmuyoruz, neden karbon ayak izini hesaplamıyoruz diye konuyla ilgili çalışmalar başlattık.
Çatı güneş panel sistemleri kurduk. İlk etap kuruldu şimdi ikinci etap için çalışıyoruz ve devlet desteğinden faydalanıyoruz. Su tasarrufu sağlayabilmek için özellikle işletme personellerinin kullandığı olmak üzere birçok hattaki musluğu fotoselliye çevirdik. Bu muslukların çoğunlukla açık unutulduğunu, hatta hafta sonu bile açık kaldığını tespit ettik. Hem güneş panelleri hem de su tasarrufundan maddi ve manevi önemli kazançlarımız da oldu ve herkes farkındalık kazandı. Yani bugün bir birim bile çevreye zararımızı azaltabiliyorsak insanlık olarak kazançlıyız.
Bu konuda diğer KOBİ’lerimize bir öneriniz var mıdır?
Bence bir etüt yaptırsınlar ve kendilerini bir kontrol etsinler. Bizim elektrik faturalarımız ne kadar, kaç kW enerji kullanıyoruz veya kaç ton su gidiyor, fire ne kadar çıkıyor gibi.
Ulaşım için şirket araçlarına ne kadar benzin harcandığı veya kaloriferlerde ısınma amaçlı doğalgaza veya kömüre, fosil yakıta ne kadar ısıl güç harcandığı, maliyetin ne kadar olduğu vb. konularda kendilerini kontrol etmeleri gerekiyor. Çünkü biz bunları kontrol ettikten sonra çok ciddi projeler ürettik.
Az önce değinmedim aslında, oraya da değinmek isterim. Mesela biz doğalgaz ve fosil yakıt olarak hiçbir şey kullanmıyoruz. Normalde 20 ton, 30 ton kömür kullanılıyormuş burada her yıl ısınmak için sadece. Ama şu an doğalgaza ve kömüre para vermiyoruz. Bu konuda da şöyle bir şey yaptık. Kompresördeki sıcak yağdan eşanjör ile ısı transferi yapıyoruz ve suyu ısıtıyoruz. Böylelikle kaloriferlerin suyunu basmış oluyoruz ve buradan da bir kazanç sağlamış oluyoruz.
Peki son olarak FSC vb. sertifikalarınız mevcut. Onlardan nasıl fayda sağladınız?
Aslında Avrupa’ya ihracat yapıyorsanız zaten dikkat etmeniz gerekir. Bugün çok büyük markalardan bir tişört aldığımızda da paket içinde gönderilen bilgi kağıtlarındaki FSC (Forest Stewardship Council / Orman Yönetim Konseyi) amblemini görürsünüz. Küçücük bir karton parçası olarak görülebilir ama izinli, kontrol altında olan ve sürdürülebilir ormanlardan kâğıt üretimi yapıldığı ibaresidir aslında FSC.
Size duyarlılığınız ve güzel çalışmalarınız için teşekkür ederiz.
